Saldırının İlk Bulguları: Güvenlik Açığı Nasıl Keşfedildi?
Ethereum tabanlı layer 2 ölçeklendirme çözümü zkSync, airdrop sürecinin ardından beklenmedik bir güvenlik olayıyla gündeme geldi. Proje ekibi, airdrop kontratını yöneten yönetici hesabına yetkisiz erişim sağlandığını tespit ettiğinde, zincir üstü hareketlerde olağan dışı bir aktivite dikkat çekti. İncelemeler, saldırganın admin yetkilerine sahip bir hesap üzerinden airdrop sözleşmesine doğrudan komut gönderdiğini ortaya koydu. Bu komut, normal şartlarda yalnızca yetkili adreslerce çağrılması gereken bir fonksiyonun kötüye kullanımına dayanıyordu.
Güvenlik ekibi, şüpheli işlem akışının tespiti üzerine airdrop kontratını çevreleyen altyapıyı derhal dondurma ve ilgili adresleri kara listeye alma yönünde adımlar attı. Yapılan ilk açıklamalarda, saldırının protokol çekirdeğini veya kullanıcıların katman-2 üzerindeki fonlarını etkilemediği, sınırlı bir yönetişim/airdrop alanına sıkıştığı vurgulandı. Buna rağmen, olayın bir yönetici anahtarının ele geçirilmesiyle bağlantılı olması, “admin erişimi” ve operasyonel güvenlik pratikleri konusunda ekosistemde ciddi soru işaretleri doğurdu. zkSync tarafı, saldırı vektörünün kök nedenini ortaya koymak için bağımsız denetim firmaları ve zincir üstü analiz şirketleriyle birlikte kapsamlı bir inceleme sürecine geçti.
5 Milyon Dolarlık Kayıp: Zincir Üstü Veriler Ne Gösteriyor?
Zincir üstü veriler, saldırının boyutunu ve işleyişini net şekilde ortaya koydu. Yönetici hesabını ele geçiren saldırgan, airdrop kontratındaki sweepUnclaimed() fonksiyonunu çağırarak daha önce talep edilmemiş ZK token’larını tek seferde kendi kontrolündeki adreslere yönlendirdi. Bu işlem sonucunda yaklaşık 111 milyon ZK token üretildi ve bu miktar o anki piyasa fiyatlarıyla yaklaşık 5 milyon dolara denk geliyordu. Zincir üstü analiz siteleri, söz konusu tokenların kısa sürede parçalara bölünerek farklı adreslere aktarıldığını, ardından bir kısmının Ethereum ana ağa bridge edilerek borsalara doğru hareket ettiğini ortaya koydu.
Piyasa tarafında ise ilk reaksiyon sert oldu. ZK fiyatı kısa süre içinde yaklaşık yüzde 15–20 aralığında geri çekildi; panik satışları ve arbitraj işlemleri fiyat oynaklığını daha da artırdı. Emir defterlerinde derinlik kısa süreliğine bozulurken, bazı merkezi borsalar kısa vadeli riskleri sınırlamak için marjin gerekliliklerini güncelledi. Buna karşın, protokol çekirdeği ve kullanıcı fonlarının doğrudan etkilenmemiş olması, olayın “sistemik çöküş” boyutuna ulaşmasını engelledi. İlerleyen günlerde, saldırganla yapılan bounty görüşmeleri sonucunda çalınan varlıkların büyük kısmının iade edilmesi, zincir üstü kayıpların fiili etkisini sınırlasa da, zkSync ekosisteminde güvenlik algısına dair tartışmaların önünü kesemedi.

zkSync Ekibinden İlk Açıklamalar ve Müdahale Süreci
Saldırının doğrulanmasının ardından zkSync ekibi hızlı bir müdahale planı devreye aldı. Öncelikle airdrop kontratı çevresindeki tüm yönetişim fonksiyonları izole edildi ve ilgili adresler kara listeye alınarak daha fazla token hareketinin önüne geçildi. Ekip, yaptığı ilk açıklamada saldırının protokolün çekirdek mimarisine değil, “admin erişimi bulunan operasyonel birimlere” yönelik olduğunu vurguladı. Bu ayrım, kullanıcı fonlarının güvende olduğu yönünde bir güvence sağlamayı amaçlasa da, toplulukta operasyonel güvenlik konusundaki soru işaretlerini ortadan kaldırmaya yetmedi.
zkSync ayrıca, saldırı vektörünü netleştirmek için bağımsız güvenlik firmalarıyla birlikte çalıştığını ve teknik incelemenin sonuçlandığında detaylı bir “post-mortem” raporu yayımlayacağını duyurdu. Ekip, olayın ardından yönetişim anahtarlarının saklama altyapısında güncellemeler yapıldığını ve kritik fonksiyonlara çoklu imza (multisig) ile ilave denetim mekanizmaları getirileceğini belirtti. Zincir üzerindeki ilk risk kontrolü başarıyla sağlansa da, topluluk tarafındaki beklenti daha derin bir şeffaflık ve kapsamlı bir yönetişim reformu yönünde yoğunlaşıyor.
Akıllı Sözleşme Mimarisinde Hangi Zafiyet Kullanıldı?
Saldırının temelinde, airdrop kontratında bulunan ve yalnızca yetkili yönetişim adresi tarafından çağrılması gereken bir fonksiyonun kötüye kullanılması yer alıyordu. Kontrat tasarımında bulunan bu “sweepUnclaimed” mekanizması, talep edilmeyen tokenların belirli periyotlarda tek bir adrese aktarılmasına imkân tanıyordu. Normal şartlarda bu fonksiyon, kontrolü yalnızca yönetici hesapta bulunan bir güvenlik kalkanıyla çevrelenmişti. Ancak saldırganın yönetişim anahtarına erişim sağlayabilmiş olması, fonksiyonu yetkisiz şekilde çalıştırarak milyonlarca token’ı kendi adresine aktarmasına olanak verdi.
Bu durum, iki kritik güvenlik açığına işaret ediyor: İlki, yönetişim anahtarının ele geçirilmesine yol açan operasyonel güvenlik zafiyeti; ikincisi ise kontratta bulunan yüksek yetkili fonksiyonların daha sıkı güvenlik katmanlarıyla korunmamış olması. Bazı uzmanlar, kontratın tasarımında “timelock” veya çoklu imza gibi ilave denetim mekanizmalarının bulunması hâlinde saldırının etkisinin büyük oranda sınırlanabileceğini belirtiyor.

Layer-2 Güvenliği Tartışmaları: ZK-Rollup Projeleri Tehdit Altında mı?
Bu olay, yalnızca zkSync’e yönelik bir tehdit olarak değil, tüm ZK-rollup ekosisteminin güvenlik mimarisine dair bir uyarı niteliğinde değerlendiriliyor. ZK-rollup’lar, teorik olarak en güvenli ölçeklendirme çözümleri arasında yer alıyor; çünkü işlemler zincir dışında işlenirken, geçerlilik kanıtları Ethereum ana ağa gönderilerek doğruluğu matematiksel olarak garanti altına alınıyor. Ancak bu güvenlik modeli, yalnızca çekirdek rollup mimarisi için geçerli. Yönetici anahtarları, airdrop kontratları, yönetişim modülleri ve üçüncü taraf entegrasyonlar gibi çevresel bileşenler, aynı güvenlik seviyesine sahip değil.
Dolayısıyla bu hack, ekosistemde “çekirdek güvenlik” ile “operasyonel güvenlik” arasındaki farkı çarpıcı biçimde görünür kıldı. ZK projelerinin yalnızca kriptografik kanıt sistemlerini değil, aynı zamanda yönetişim altyapılarını, admin erişim politikalarını ve sözleşme tasarım süreçlerini yeniden gözden geçirmesi gerektiği görüşü ağırlık kazandı. Özellikle büyük ölçekte airdrop planlayan L2 projeleri için bu olay önemli bir referans noktası olabilir.
Ekosistemde Zincirleme Etki: Projelerin ve Kullanıcıların Tepkisi
Hack’in ardından zkSync ekosistemindeki projeler hızlı refleks gösterdi. Bazı DeFi platformları, riskli olabileceği düşünülen havuzları geçici olarak dondurdu ve kullanıcıların köprü işlemleri sırasında uyarı mesajları yayımladı. NFT ve oyun projeleri, kullanıcı varlıklarının etkilenmediğini duyurarak panik satışlarının önüne geçmeye çalıştı.
Topluluk tarafında ise iki eğilim öne çıktı: Birinci grup, olayın yalnızca airdrop kontratına özgü olduğunu ve rollup’ın temel güvenliğini tehdit etmediğini savunuyor. İkinci grup ise “yönetici anahtar riski”nin tüm ekosistem için yapısal bir tehdit olduğunu ve daha radikal bir yönetişim reformuna ihtiyaç duyulduğunu ifade ediyor. Bu tartışma, özellikle merkeziyetsizlik ve kontrol mekanizmaları üzerine segmentten segmente farklı görüşler doğurdu.

Regülasyon ve Denetim Tartışmaları: “L2’ler İçin Yeni Güvenlik Standartları Şart”
Hack olayının ardından bazı analistler, Layer 2 projelerinin regülasyon ve denetim çerçevesine dâhil olması gerektiğini savunmaya başladı. ABD ve AB’de kripto varlık düzenlemelerinin sıkılaştığı bir dönemde, büyük ölçekli rollup’larda yaşanan güvenlik açıklarının yatırımcı koruması açısından risk oluşturduğu görüşü öne çıktı. Uzmanlar, L2 projelerinde yüksek erişime sahip yönetişim anahtarlarının teknik olarak “kritik güvenlik altyapısı” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Denetim firmaları, bu tür platformların yalnızca akıllı sözleşme seviyesinde değil; erişim yönetimi, anahtar saklama, çoklu imza gereklilikleri ve operasyonel süreçler açısından da düzenli olarak incelenmesinin zorunlu hale getirilmesini öneriyor. Özellikle milyonlarca doların hareket edebildiği rollup ekosistemlerinde, “kurumsal güvenlik standartları”nın uygulanması gerektiği yönünde artan bir konsensüs bulunuyor.
Uzman Görüşleri: Bu Hack zkSync’in Geleceğini Nasıl Etkiler?
Analistlere göre saldırı, zkSync’in uzun vadeli vizyonunu tamamen gölgeleyecek kadar ağır değil; ancak ekosistem için bir “uyanış sinyali” niteliği taşıyor. ZK-rollup teknolojisinin kriptografik gücü sorgulanmıyor, fakat yönetici yapılarının olgunlaşması gerektiği açık şekilde görülüyor. Bazı uzmanlar, bu olayın zkSync’in yönetişim modelinde köklü değişikliklere yol açacağını ve projenin daha merkezsiz bir yapıya evrilmesini hızlandıracağını düşünüyor.
Diğer bir görüş ise zkSync’in etki alanının genişliği nedeniyle saldırının itibar kaybı yaratabileceği; özellikle kurumsal ortaklıklar ve DeFi entegrasyonlarında daha fazla güvence talep edileceği yönünde. Platformun bu süreci nasıl yöneteceği, kullanıcı güveninin yeniden tesis edilmesinde belirleyici olacak.





















