FTSE 100 Nedir?
FTSE 100, Birleşik Krallık’ın en büyük ve en likit şirketlerinin performansını izlemek amacıyla oluşturulmuş, ülkenin en önemli borsa endekslerinden biridir. “Financial Times Stock Exchange 100 Index” ifadesinin kısaltması olan FTSE 100, Londra Borsası’nda (London Stock Exchange) işlem gören şirketlerin piyasa değerine göre sıralanmasıyla ortaya çıkan bir gösterge niteliğindedir. İlk olarak 3 Ocak 1984 tarihinde yayınlanmaya başlamış ve o tarihten bu yana Birleşik Krallık sermaye piyasalarının sağlığı hakkında önemli bir referans kaynağı hâline gelmiştir. Yatırımcılar, analistler ve ekonomi uzmanları tarafından yakından takip edilen endeks, ülkenin ekonomik durumuna dair hızlı ve güvenilir veri sağlar.
FTSE 100, genellikle en büyük 100 şirketi içermesine rağmen, şirketlerin piyasa değerindeki dalgalanmalar ve likidite durumları nedeniyle belirli dönemlerde endekse giren ya da endeksten çıkan şirketler olabilir. Bu da endeksin dinamik ve güncel ekonomik koşullara adapte olmasını sağlar. Birleşik Krallık ekonomisinin uluslararası ölçekteki rekabet gücünü ve şirketlerin küresel piyasalardaki konumunu takip etmek isteyen herkes, öncelikle FTSE 100’ün performansına göz atar. Dolayısıyla endeks, sadece Londra Borsası’ndaki yatırımcılar için değil, küresel finans çevrelerinde de büyük bir öneme sahiptir.
FTSE Endeksi’nin Tarihi ve Gelişimi
FTSE Endeksi’nin kökeni, The Financial Times gazetesi ile Londra Borsası’nın (LSE) birlikte yürüttüğü bir girişime dayanır. “FTSE Group”, 1995 yılında resmi olarak faaliyetlerine başlamış ve böylece endeksin metodolojisi, hesaplanması ve güncellenmesi konusunda tek bir çatı altında toplanan bir organizasyon kurulmuştur. Zaman içinde FTSE Group, sadece FTSE 100’ü değil, aynı zamanda FTSE 250, FTSE All-Share gibi farklı segmentlere odaklanan başka endeksleri de yönetmeye başlamıştır. Bu çeşitlilik, Birleşik Krallık’taki ve küresel ölçekteki yatırımcıların, farklı portföy ihtiyaçlarına göre borsa performansını izleyebilmelerine olanak tanır.
FTSE 100, 1984 yılında yayınlanmaya başladığından bu yana birçok ekonomik dalgalanmaya, politik krize ve küresel boyutta etkili olabilen finansal gelişmeye tanıklık etmiştir. Örneğin, 1987 yılında yaşanan “Kara Pazartesi” krizi, 2008 küresel ekonomik krizi ve Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması (Brexit) süreci gibi olayların tümü, FTSE 100 üzerinde önemli dalgalanmalara yol açmıştır. Bu dalgalanmalar, endeksin hem Birleşik Krallık ekonomisine dair riskleri hem de küresel piyasalarla olan etkileşimini açıkça göstermesi bakımından oldukça öğreticidir.
FTSE 100 Endeksi’nde Yer Alan Şirketler
FTSE 100’de yer alan şirketler, öncelikle piyasa değeri ve likidite kriterlerine göre seçilir. Bu şirketler arasında petrol ve doğalgazdan bankacılığa, tüketim ürünlerinden madencilik sektörüne kadar geniş bir yelpaze bulunur. Örneğin, Royal Dutch Shell ve BP, enerji sektöründe küresel çapta tanınan devlerdir ve FTSE 100’ün hareketlerinde önemli pay sahibidirler. Benzer şekilde HSBC, Barclays ve Lloyds gibi bankacılık devleri, finans sektörü üzerinden endekste ağırlıklı bir pozisyona sahiptirler. Sağlık ve ilaç sektöründe ise AstraZeneca ve GlaxoSmithKline gibi uluslararası ölçekte faaliyet gösteren firmalar yer alır.
Bu çeşitlilik, aynı zamanda Birleşik Krallık ekonomisinin sektörel yelpazesini yansıtır. Yabancı ülkelerde faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerin de FTSE 100 bünyesinde bulunması, endeksin global ticaret hacmi ve gelir kaynakları açısından geniş bir perspektif sunmasına yol açar. Özellikle madencilik ve metal sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin (Rio Tinto, BHP vb.) yüksek oranda uluslararası iş hacmine sahip olması, endeksi global emtia fiyatlarında yaşanan değişimlere duyarlı hâle getirir. Dolayısıyla FTSE 100, Birleşik Krallık ekonomisinin yanı sıra küresel pazarlardaki gelişmelerden de doğrudan etkilenir.
FTSE Endeksi’nin Birleşik Krallık Ekonomisindeki Rolü
FTSE 100, Birleşik Krallık’ın ekonomik görünümünü takip etmek isteyen yatırımcılar ve ekonomi uzmanları için kritik bir gösterge olarak kabul edilir. Ülkenin önde gelen 100 şirketini bünyesinde topladığı için, bu firmaların genel performansı da makroekonomik duruma dair önemli sinyaller verir. Örneğin, bankacılık ve finans sektöründeki hareketler, ülkenin para politikaları ve faiz oranları ile yakından ilişkilidir. Enerji şirketlerindeki dalgalanmalar, ham petrol fiyatları ve küresel talep seviyeleri hakkında ipuçları sunar.
Brexit süreci, FTSE 100’ün Birleşik Krallık ekonomisi üzerindeki etkisini daha da belirgin hâle getirmiştir. Avrupa Birliği pazarına erişim konusunda oluşan belirsizlik, döviz kurlarının dalgalanması ve şirketlerin operasyonel kararlarında yaşanan değişiklikler, doğrudan endeks performansına yansımıştır. Sterlinin değer kazanması veya kaybetmesi, gelirlerinin önemli bir bölümünü döviz cinsinden elde eden FTSE 100 şirketleri için hem avantaj hem de dezavantaj yaratabilir. Bu açıdan bakıldığında, endeksteki yukarı veya aşağı yönlü hareketler, çoğu zaman ülkenin genel ekonomik gidişatı ile yakından örtüşür.
FTSE 100 Nasıl Hesaplanır?
FTSE 100, serbest dolaşımdaki (free float) hisselerin piyasa değerine göre ağırlıklandırılarak hesaplanır. Yani, büyük piyasa değerine sahip ve düzenli işlem gören şirketlerin endeks üzerindeki etkisi daha fazladır. FTSE Russell (FTSE Group), endeksin bileşimini belli aralıklarla gözden geçirir ve kriterleri karşılamayan şirketleri endeksten çıkarırken, yeni eklenen şirketlerle endeksin güncel ekonomik koşulları yansıtmasını sağlar. Bu yeniden dengeleme işlemi genellikle üç ayda bir yapılır ve “dönemsel gözden geçirme” olarak adlandırılır.
Endeksin hesaplanmasında, şirketlerin sadece piyasa değeri değil, aynı zamanda hisse senetlerinin işlem gördüğü hacim ve serbest dolaşım oranları da dikkate alınır. Bir şirketin belirli bir hissesi, kurumsal veya stratejik ortaklar tarafından büyük oranda tutuluyorsa, bu paylar “serbest dolaşım” kategorisine dâhil edilmez ve endeks hesaplamasında daha düşük bir çarpanla yer alır. Böylece, endeksin gerçek piyasa dinamiklerini yansıtması amaçlanır. Gün içinde Londra Borsası açık olduğu sürece, endeks değeri saniye saniye (real-time) güncellenir ve böylece yatırımcılar FTSE 100’ün performansını anlık olarak takip edebilirler.
FTSE Endeksi’ne Yatırım Yapmanın Avantajları ve Riskleri
FTSE 100’e yatırım yapmanın en büyük avantajlarından biri, Birleşik Krallık’ın önde gelen ve köklü şirketlerine tek bir enstrüman aracılığıyla ulaşma imkânıdır. Böylece yatırımcı, enerji, finans, perakende, ilaç gibi farklı sektörlere ait dev şirketlerin potansiyel kazançlarından yararlanabilir. Bununla birlikte, çoğu FTSE 100 şirketi sadece Birleşik Krallık’la sınırlı kalmayıp küresel çapta faaliyet gösterdiği için, yatırımcılar aynı anda uluslararası gelir akışlarına da ortak olurlar. Bu durum, portföy çeşitlendirmesi bakımından önemli bir avantaj sunar.
Öte yandan, küresel ekonomik dalgalanmalar, jeopolitik riskler ve Birleşik Krallık’a özel iç politik gelişmeler, FTSE 100 üzerinde ciddi dalgalanmalara yol açabilir. Brexit döneminde yaşanan belirsizlikler bunun en güncel örneklerinden biridir. Ayrıca döviz kurlarındaki oynaklık, uluslararası gelir elde eden şirketlerin finansal tablolarına doğrudan yansıyabilir. Sterlinin değer kaybetmesi, ithalat maliyetlerini artırarak bazı sektörler için negatif bir etki yaratırken, ihracat odaklı şirketler için pozitif sonuçlar doğurabilir. Yatırımcılar, bu tür riskleri dikkate alarak FTSE 100’e yatırım stratejilerini ve zamanlamalarını belirlemelidir.
FTSE 100 ile Diğer Global Endekslerin Karşılaştırması
Birleşik Krallık’ın en önemli endeksi olan FTSE 100, diğer global endekslerle karşılaştırıldığında oldukça farklı karakteristik özellikler sergiler. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri merkezli S&P 500 genellikle teknoloji, finans ve tüketici hizmetleri gibi alanlarda yoğunlaşmış şirketleri barındırırken; Almanya’nın DAX 40 Endeksi, otomotiv ve endüstriyel teknoloji şirketlerine ağırlık verir. FTSE 100 ise enerjiden bankacılığa, madencilikten perakendeye kadar daha dengeli bir sektör dağılımına sahip olduğu için volatilite dinamikleri de farklı şekillerde gelişir.
Ayrıca, Londra Borsası uluslararası yatırımcılar için köklü ve güvenilir bir pazar olarak görülür. FTSE 100’de yer alan birçok şirket, hisselerinin büyük kısmını uluslararası kurumsal yatırımcılara açar. Bu da endekse küresel piyasalardan ciddi bir sermaye akışı sağlar. Brexit sonrasında Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık arasında yaşanan gerilim, Londra’nın küresel finans merkezi konumunu kısmen sorgulatmış olsa da, FTSE 100 hâlâ uluslararası yatırımcılar için önemli bir referans noktasıdır. Uzun vadede, endekse katılan şirketlerin küresel piyasalarla bağları göz önüne alındığında, FTSE 100’ün Avrupa ve dünya ekonomisiyle entegre bir yapıyı sürdürdüğünü söylemek mümkündür.
FTSE 100 Endeksi’nin Küresel Ekonomi Üzerindeki Etkisi
FTSE 100, Birleşik Krallık ekonomisindeki rolünün yanı sıra küresel ekonomi üzerinde de önemli bir etkiye sahiptir. Özellikle, madencilik ve enerji sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin küresel hammadde fiyatlarına hassas olması, FTSE 100’deki dalgalanmaları küresel emtia piyasalarıyla doğrudan bağlantılı hâle getirir. Örneğin, petrol fiyatlarında yaşanan ciddi artış veya düşüşler, BP ve Shell gibi devlerin hisselerinde sert hareketlere neden olabilir ve dolayısıyla endeksin genel seviyesini etkileyebilir. Bu da dünya çapında petrol tüketen veya petrol ihraç eden ülkelerin ekonomilerinde yankı bulur.
Ayrıca, Birleşik Krallık’ın finans sektöründeki lider konumu, Londra Borsası’nda işlem gören büyük bankalar aracılığıyla global finans akışlarına yön verir. HSBC, Barclays ve Lloyds gibi devasa finans kurumları, sadece İngiltere pazarında değil, Asya ve Kuzey Amerika dahil birçok bölgede geniş operasyonlar yürütür. Bu bankaların performansı, kredi piyasalarından döviz kurlarına kadar çok sayıda değişkenle ilişkilidir ve FTSE 100 üzerinden küresel çapta önemli bir sinyal kaynağına dönüşür. Dolayısıyla, Birleşik Krallık ekonomisinde yaşanan bir kriz, dünya finans piyasalarında da zincirleme etkilere yol açabilir.
Kısaca, FTSE 100’ün küresel ekonomik etki alanı, barındırdığı şirketlerin çok uluslu yapısı ve Londra Borsası’nın uluslararası fon akışı üzerindeki tartışılmaz gücü sayesinde oldukça geniştir. Bu endeksin performansı, dünya çapında portföy yönetimi yapan fon yöneticileri, kurumsal yatırımcılar ve hatta hükümetler tarafından yakından izlenir. Özellikle volatilite dönemlerinde endeksin davranışı, risk algısının nasıl değiştiğine dair ipuçları vermesi bakımından dikkat çekicidir. Sonuç olarak, FTSE 100 sadece Birleşik Krallık’ın ekonomik sağlığının değil, aynı zamanda küresel ekonomik dalgalanmaların da bir yansıması olarak görülebilir.