24 Temmuz 2025: Türkiye’de Faiz İndirimi Beklentileri Gündemde

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın Temmuz 2025 toplantısında faiz indirimi beklentisi piyasalarda dikkatle izleniyor. Enflasyondaki yavaşlama ve global eğilimlerle birlikte 300–350 baz puanlık bir gevşeme masada. Bu olası adımın döviz kuru, kripto piyasaları, tüketici kredileri ve konut sektörü üzerinde geniş etkileri olacağı öngörülüyor.
24 Temmuz 2025: Türkiye’de Faiz İndirimi Beklentileri Gündemde

TCMB Temmuz Toplantısı: Piyasalar Kararı Bekliyor

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 24 Temmuz 2025 tarihinde gerçekleştireceği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısıyla piyasaların odağına yerleşti. Politika faizinin uzun süredir yüzde 45 seviyelerinde tutulduğu bir ortamda, Temmuz ayındaki toplantıda ilk kez anlamlı bir faiz indiriminin gelebileceğine dair beklentiler güç kazanmış durumda. Son haftalarda yapılan açıklamalar ve kamuoyuna yansıyan yönlendirmeler, enflasyonun tepe noktasını görmesinin ardından politikada bir yumuşama sinyali verildiğine işaret ediyor.

Piyasa oyuncuları, kararın sadece bugünü değil aynı zamanda yılın geri kalanı için de yön belirleyeceği düşüncesiyle süreci yakından izliyor. Küresel merkez bankalarının yavaş yavaş faiz indirimine geçmesi ve Türkiye’de enflasyon verilerindeki ivme kaybı, TCMB’nin Temmuz ayı toplantısını faiz dönüşünün başlangıç noktası hâline getirebilir.

Analist Tahminleri: 300–350 Baz Puanlık İndirim Masada

Önde gelen yerli ve yabancı aracı kurumların yayımladığı araştırma notlarında, TCMB’nin bu toplantıda 300 ila 350 baz puanlık bir faiz indirimi gerçekleştirme ihtimali güçlü bir senaryo olarak değerlendiriliyor. Özellikle son yayımlanan enflasyon raporlarında 12 aylık beklentilerin yüzde 30 bandına yaklaşması, mevcut reel faiz seviyesinin oldukça yüksek kaldığını ve bu nedenle indirime alan oluştuğunu düşündürüyor.

Bazı kurumlar ise daha temkinli bir yaklaşımla ilk indirim adımının 150–200 baz puan aralığında tutulacağını ve TCMB’nin ileriye dönük yönlendirmelerle piyasaları kademeli bir faiz düşüş sürecine hazırlayacağını öne sürüyor. Hangi senaryo gerçekleşirse gerçekleşsin, bu toplantıdan sonra faiz indirim döngüsünün başladığına dair güçlü bir algı oluşması bekleniyor.

Enflasyondaki Yavaşlama Faiz İndiriminin Önünü Açabilir mi?

Son dönemde açıklanan enflasyon verileri, yıllık TÜFE’nin zirve seviyelerden uzaklaşmaya başladığını ve özellikle aylık enflasyonda belirgin bir yavaşlama görüldüğünü ortaya koydu. Haziran ayı itibarıyla yıllık enflasyonun yüzde 50’nin altına inmesi, Merkez Bankası’nın daha önce dile getirdiği “dezenflasyon süreci 2025 ortasında belirginleşecek” yönündeki beklentilerle örtüşüyor. Bu çerçevede faiz indirimi için gerekli zemin teknik olarak oluşmuş durumda.

Ancak TCMB açısından kritik olan, bu yavaşlamanın kalıcı olup olmadığını tespit etmek. Ücret artışları, iç talep dinamikleri ve enerji fiyatlarındaki gelişmeler enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskılar yaratabilecek unsurlar arasında yer alıyor. Dolayısıyla olası bir faiz indirimi, sadece enflasyonun düştüğü değil, aynı zamanda beklentilerin de kontrol altına alındığı bir ortamda daha anlamlı görülüyor. Merkez Bankası’nın karar metninde bu yönde bir değerlendirme yer alırsa, piyasalar indirimi “gecikmiş değil, planlanmış bir geçiş” olarak algılayabilir.

TCMB’nin Önceki Adımları: Sıkı Para Politikasından Gevşemeye Doğru

2023’ün ortalarında başlayan ve 2024 boyunca sürdürülen sıkı para politikası süreci, TCMB’nin güven tazelediği ve piyasa ile yeniden bir iletişim dili oluşturduğu bir dönem olarak öne çıkmıştı. 2024 yılı boyunca politika faizinin %45 seviyelerinde sabit tutulması ve bu sürede döviz rezervlerinin güçlendirilmesi, dış dengenin görece iyileştirilmesi gibi adımlar, Merkez Bankası’nın manevra alanını genişletti.

Bu dönemde uygulanan politikaların ardından, TCMB yönetimi artık daha esnek ve veriye dayalı bir geçiş süreci planlıyor olabilir. Mevcut koşullar altında faiz indirimi, sadece bir gevşeme adımı değil, aynı zamanda büyüme tarafındaki durgunluğun da önüne geçilmesi açısından değerlendirilmekte. Bu geçişin kademeli, ölçülü ve iletişim gücü yüksek bir stratejiyle yapılması ise hem fiyat istikrarını hem de finansal istikrarı korumak açısından kritik.

Döviz Kurları ve Faiz İndirimi: TL Üzerinde Baskı Oluşur mu?

Faiz indirimi beklentilerinin güçlenmesiyle birlikte, döviz piyasalarında Türk Lirası üzerindeki baskının da artabileceği konuşuluyor. Özellikle yurtiçi yerleşiklerin dövize yönelimi ve portföy hareketleri, faiz kararıyla birlikte daha yakından izlenecek konuların başında geliyor. TCMB’nin faiz indirimi sonrası, döviz kurunda ani sıçramaları engellemek adına rezerv yönetimi ve sözlü yönlendirme gibi araçlara başvurması bekleniyor. Kur oynaklığının artması hâlinde, TCMB’nin swap ihaleleri ve sterilizasyon adımlarıyla piyasayı dengeleme kapasitesi de test edilecek.

Öte yandan, faiz indiriminin sınırlı ve kontrollü yapılması, piyasaların bu hamleyi önceden fiyatlamasını ve ani tepkilerin önüne geçilmesini sağlayabilir. TL’nin değerinde bir miktar zayıflama olsa dahi, bu durumun kontrollü ve öngörülebilir olması yatırımcı güveni açısından belirleyici olacak. Ayrıca yurtiçi tasarruf sahiplerinin döviz mi, TL mi tercihinde bulunacağı da piyasanın vereceği tepkiyi şekillendirecek.

Kripto Para Piyasaları Nasıl Etkilenir? Yatırımcılar Ne Bekliyor?

Türkiye’de faiz indirim süreci başlarsa, alternatif yatırım araçlarına yönelimde gözle görülür bir değişim yaşanabilir. Özellikle kripto para piyasaları, TL bazında getirilerin düşmesiyle birlikte daha cazip bir portföy unsuru hâline gelebilir. Türk yatırımcıların geçmiş dönemlerde de faiz getirilerinin zayıfladığı dönemlerde kripto paralara yöneldiği görülmüştü. Bu eğilim, faiz indirimi ile birlikte yeniden hız kazanabilir.

Ancak TCMB’nin faiz indirimi sonrası kur istikrarı ve sermaye akımları üzerindeki etkileri göz önünde bulundurularak, kripto varlıklara olan talep ani ve spekülatif dalgalanmalar da yaratabilir. Özellikle stablecoin tabanlı işlemler ve merkeziyetsiz finans (DeFi) araçlarının kullanımı artabilir. Bu çerçevede, yatırımcıların kararlarında sadece faiz oranı değil, genel makroekonomik görünüm, kur oynaklığı ve küresel piyasa koşulları da belirleyici olacaktır.

Tüketici Kredileri ve Konut Piyasasında Beklentiler

Faiz indirimi kararının açıklanması hâlinde, en hızlı tepki alan alanlardan biri tüketici kredileri olacak. Özellikle bireysel ihtiyaç kredisi faiz oranlarında sınırlı da olsa gerileme yaşanması, iç talepte yeniden canlanmayı tetikleyebilir. Bununla birlikte, bankacılık sektörü tarafında risk iştahının artmasıyla birlikte kredi kullandırma koşullarında da gevşeme yaşanabilir. Bu durum, hem bireylerin tüketim davranışlarını hem de reel sektördeki yatırım kararlarını etkileyebilir.

Konut piyasası açısından da faiz indiriminin etkisi büyük olacaktır. Uzun süredir yüksek faiz ortamı nedeniyle durağanlaşan konut satışları, olası bir faiz indirimiyle birlikte yeniden hareketlenebilir. Ancak burada önemli bir sınırlayıcı unsur olarak konut kredisi faizlerinin ne kadar aşağı çekileceği ve bankaların bu süreci ne ölçüde destekleyeceği belirleyici olacak. Talepteki toparlanma, fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı yaratabileceğinden, arz-talep dengesinin dikkatle gözetilmesi gerekecek.

Yıl Sonu Projeksiyonları: Faiz Oranı %35’e Geriler mi?

Temmuz ayında başlaması beklenen faiz indirimi süreci, yıl sonuna kadar ne kadar alan bırakacak sorusunu da gündeme taşıyor. Analistler, dezenflasyon sürecinin devam etmesi hâlinde TCMB’nin kademeli bir şekilde faiz oranını %35 seviyesine kadar indirebileceğini değerlendiriyor. Ancak bu senaryonun gerçekleşmesi, hem enflasyonun beklentilere paralel şekilde gerilemesine hem de kur istikrarının korunmasına bağlı olacak.

Faiz indirimi sürecinde olası dış şoklar, jeopolitik gelişmeler ve iç talepte beklenmedik bir canlanma, TCMB’nin politika duruşunu yeniden gözden geçirmesine neden olabilir. Bu nedenle yıl sonuna kadar indirimin kesintisiz ve öngörülen ölçekte sürdürülmesi, riskler karşısında temkinli bir yaklaşımla ele alınacaktır. %35’lik bir politika faizi, 2024 ortasında %45 seviyesinden başlayan sıkı para politikası döngüsünün yerini daha destekleyici bir para politikasına bıraktığı anlamına gelebilir.

Ninja News’te sunulan içerikler, yalnızca genel bilgilendirme amaçlıdır ve yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Ninja News’te paylaşılan bilgiler hiçbir şekilde bireysel yatırım kararlarınızı yönlendirmek için kullanılmamalıdır. Ninja News içeriklerine göre yatırım kararı kalan kullanıcıların yatırımlarından doğan tüm sorumluluk kullanıcılara aittir, hiçbir şekilde Ninja News, ortakları, iştirakleri veya çalışanları sorumlu tutulamaz. Sorumluluk Reddi Beyanı’nın tamamını okumak için tıklayınız.