Federal Rezerv’in (Fed) uyguladığı stres testleri, büyük bankaların sermaye gereksinimlerini belirlemede önemli bir rol oynarken, sürecin öngörülemez ve dalgalı olması eleştiriliyor. Dünyadaki diğer ülkeler, ABD’nin benimsediği bu yöntemi uygulamıyor.
Özellikle, Beyaz Saray’ın deregülasyon yanlısı politikaları ve yeni bankacılık kurallarına yönelik düzenleyici kurumların yaklaşımı, sektörün geleceğini şekillendirecek kritik faktörler arasında yer aldı. Uzmanlar, düzenleyici kurumların bankacılık sektörüne fazla taviz vermemesi gerektiği konusunda uyarıyor.
Bankacılık Hisselerinde Beklentiler Karşılanmadı
Donald Trump döneminde sermaye gereksinimlerinin gevşetileceğine dair beklentiler, yılın başında bankacılık hisselerinde büyük bir yükselişe neden olmuştu. Ancak, sürecin yavaş ilerlemesi, yatırımcıların hayal kırıklığı yaşamasına yol açtı. Bankalar, hızlı hisse geri alımları ve temettü artışları beklerken, düzenlemelerin şekillenmesi için zamana ihtiyaç olduğu ortaya çıktı.
Fed’in Denetimden Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak Michelle Bowman atanırken, diğer önemli düzenleyici kurumlardaki liderlik değişimleri de devam ediyor. Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC) ve Para Birimi Denetleme Ofisi (OCC) gibi kritik kuruluşların başına atanacak isimlerin onay süreci sürüyor. Hazine Bakanı Scott Bessent, bu kurumların birleştirilmesi gibi bir planın olmadığını net bir şekilde belirtmişti.
Bankacılık sektörü, yeni yönetimin ve düzenleyici otoritelerin sektöre bakış açısını merakla bekliyor. Piyasa, yeni atanan yetkililerin bankalara daha olumlu yaklaşacağını öngörüyor. Ancak, sermaye gerekliliklerinde ciddi bir gevşeme olup olmayacağı hala belirsizliğini koruyor.
