On-Chain Governance Nedir? Zincir Üzerinde Yönetişim Modelleri
On-chain governance, bir blokzincir veya merkeziyetsiz protokolün yönetim kararlarının doğrudan zincir üzerinde alınmasını sağlayan bir yönetişim modelidir. Bu yapıda topluluk üyeleri, token veya özel yönetişim hakları aracılığıyla protokolün geleceğini etkileyen teklifleri oylayabilir. Böylece güncellemeler, fon tahsisi, teşvik planları veya protokol parametreleri tamamen şeffaf ve otomatik şekilde belirlenir.
Bu modelin avantajı, dış müdahalelere kapalı, programlanabilir ve sansüre dirençli bir yönetişim süreci sunmasıdır. Protokol içi değişiklikler zincire kaydedilen akıllı sözleşmelerle yürütüldüğü için, kararların uygulanabilirliği garanti altına alınır. Aynı zamanda katılımcılar, zincir üzerindeki tüm oylama geçmişine erişebilir, bu da hesap verebilirliği artırır.
Temsilci Demokrasi vs. Doğrudan Katılım: DAO’larda Yönetişim Yaklaşımları
DAO’larda yönetişim iki temel yaklaşıma dayanır: doğrudan katılım ve temsilci demokrasi. Doğrudan katılımda, her kullanıcı oylamalarda birebir yer alırken; temsilci demokraside, kullanıcılar oy haklarını güvendikleri kişilere devredebilir. Bu sistem, özellikle katılımcı sayısı çok yüksek olan DAO’larda yönetim süreçlerini daha verimli hale getirmek amacıyla kullanılır.
Doğrudan demokrasi, katılımcıların her kararda aktif rol almasını sağlarken, düşük katılım ve işlem maliyetleri gibi sorunlara yol açabilir. Temsilci model ise daha sürdürülebilir ancak potansiyel merkeziyetçiliğe açık bir yapıdır. Bu iki model arasında kurulan denge, DAO’ların yönetişim kapasitesini ve topluluk bağlılığını doğrudan etkiler.

Oy Hakkı Dağılımı Sorunu: Balinalar, Adalet ve Etki Ölçüsü
On-chain yönetişimin en tartışmalı konularından biri, token bazlı oy sistemlerinde büyük yatırımcıların yani “balinaların” sahip olduğu orantısız etki gücüdür. Token sayısı arttıkça oy hakkı da artar ve bu durum, az sayıda kişinin tüm protokol kararlarını belirlemesine neden olabilir. Bu sistemde “1 token = 1 oy” kuralı, adil temsil sorununu beraberinde getirir.
Bu güç yoğunlaşması, topluluk içi katılımı azaltabilir ve karar süreçlerini tek taraflı hale getirebilir. Bu sorunlara çözüm olarak farklı oy dağılım sistemleri geliştirilmiştir. Bunların en dikkat çekici olanlarından biri de Quadratic Voting’dir. Bu model, tercih yoğunluğunu ölçerken eşitliği daha fazla gözeten matematiksel bir yöntem sunar.
Quadratic Voting Nedir? Oy Gücünü Eşitlemeye Yönelik Matematiksel Yaklaşım
Quadratic Voting (QV), kullanıcıların sahip oldukları oy haklarını tercih ettikleri tekliflere yoğunluk derecesine göre dağıtmasına olanak tanıyan bir oylama sistemidir. Bu yöntemde, bir teklife verilen oy sayısı arttıkça, her ek oy için ödenen maliyet katlanarak artar. Yani 1 oy 1 birim maliyete sahipse, 4 oy için 4 birim değil, 16 birim ödemek gerekir.
Bu modelin temel amacı, balinaların etkisini sınırlarken, kullanıcıların hangi tekliflere ne kadar değer verdiklerini daha net göstermelerini sağlamaktır. Bir kullanıcının sınırlı oy bütçesi dahilinde sadece en çok önem verdiği tekliflere ağırlık vermesi gerekir. Bu yapı, hem adaleti artırır hem de yönetişimde alınan kararların daha kapsayıcı olmasına yardımcı olur.

QV’nin Temel Formülü: Oy Maliyeti ve Tercih Yoğunluğu Arasındaki Bağlantı
Quadratic Voting sisteminde oy kullanma maliyeti, oy sayısının karesi ile hesaplanır. Yani bir kullanıcı bir teklife n oy vermek isterse, bunun maliyeti n² olur. Örneğin 1 oy 1 birim maliyete sahipken, 3 oy vermek isteyen bir kullanıcı bunun için 9 birimlik kaynak harcamalıdır. Bu formül sayesinde her ek oy, önceki oylara kıyasla daha yüksek bir maliyetle gelir ve kullanıcıyı düşünerek hareket etmeye zorlar.
Bu yapı sayesinde oylama sadece “neye oy verildiğiyle” değil, “ne kadar güçlü hissedildiğiyle” de ilgilenir. QV, böylece katılımcıların yoğun tercihlerinin ön plana çıkmasına imkan tanırken, büyük miktarda varlığa sahip kullanıcıların oylama sürecine mutlak egemenlik kurmasını engeller. Bu sayede yönetişim kararlarında topluluk hissiyatı daha adil şekilde temsil edilebilir.
Gitcoin, Optimism ve Diğer QV Uygulayan Platformlar
Quadratic Voting ve onun bir alt versiyonu olan Quadratic Funding, halihazırda Gitcoin Grants gibi platformlar tarafından aktif biçimde kullanılmaktadır. Gitcoin, topluluk tarafından yapılan mikro ödemeleri birleştirerek hangi projelere ne kadar fon dağıtılacağını belirlerken QF modelini uygular. Bu modelde, bireysel küçük bağışların sayısı ne kadar fazlaysa, proje o kadar yüksek eş finansman alır.
Benzer şekilde Optimism Collective, yönetişim sisteminde Quadratic Voting ile desteklenen fikir beyanlarını değerlendirmekte ve topluluk desteğini ölçmektedir. Diğer yandan clr.fund ve RetroPGF gibi mekanizmalar da, topluluk katkılarını daha adil şekilde ödüllendirmek amacıyla QV veya benzeri matematiksel modelleri kullanmaktadır. Bu örnekler, QV’nin Web3 ekosisteminde pratik fayda sağladığını ve benimsenme oranının arttığını göstermektedir.

Quadratic Funding ile Kollektif Kaynak Dağılımı Modelleri
Quadratic Voting’in en güçlü türevlerinden biri olan Quadratic Funding (QF), özellikle kamusal fayda üreten projelere fon tahsisini demokratikleştiren bir model sunar. Burada temel mantık, bağış sayısının fon miktarından daha değerli olmasıdır. Yani çok sayıda küçük bağış alan bir proje, az sayıda büyük bağış alandan daha fazla destek görebilir.
Bu sistem, Web3’te açık kaynak yazılımlar, eğitim içerikleri veya kamu yararına yönelik altyapı projeleri gibi alanlarda topluluk temelli finansman modelini güçlendirir. QF, bireylerin mikro katkılarını daha anlamlı hale getirerek, merkezi fon sağlayıcıların etkisini azaltır ve topluluk iradesini öne çıkarır. Bu yönüyle QF, yalnızca yönetişimde değil, finansal karar alma süreçlerinde de eşitlik ve kapsayıcılığı teşvik eder.
QV Sistemlerinde Sybil Saldırıları ve Kimlik Doğrulama Sorunları
Quadratic Voting sistemlerinin en zayıf noktalarından biri, Sybil saldırılarına karşı savunmasız olmalarıdır. Bir kişi, birden fazla sahte kimlik yaratarak oy hakkı sayısını yapay olarak artırabilir ve sistemi manipüle edebilir. Bu durum, sistemin adil temsil ilkesine doğrudan zarar verir.
Bu tür saldırıları engellemek için çeşitli kimlik doğrulama yöntemleri önerilmektedir. ENS (Ethereum Name Service) profilleri, sosyal grafikler, POAP (Proof of Attendance Protocol) rozetleri veya sıfır bilgi kanıtı (ZK) tabanlı kimlik sistemleri ile kullanıcıların tekil varlıklar olduğu kanıtlanabilir. Ayrıca Gitcoin Passport gibi sistemler, kullanıcı kimliklerinin gerçekliğini puanlayarak QV sistemlerine entegre edilebilecek bir “kimlik ağırlığı” oluşturur. Bu önlemler, hem güvenliği artırır hem de oy hakkı adaletini korur.

Zincir Üzerinde QV Uygulaması İçin Teknik Gereksinimler
Quadratic Voting’in on-chain uygulanabilirliği, hesaplama maliyeti ve veri depolama açısından bazı teknik gereklilikleri beraberinde getirir. Her oy işleminin maliyetinin hesaplanması, doğrulanması ve oylama sonucunun toplanması için özel akıllı sözleşmelere ihtiyaç duyulur. Ayrıca, oy sayılarının gizliliğini korumak için ZK (Zero-Knowledge) teknolojilerinin kullanılması da gerekebilir.
Bununla birlikte, QV sistemlerinde kullanıcıların oylarını ve harcamalarını takip etmek için zincir üzerinde veya dışında çalışan veri toplama modülleri geliştirilmelidir. Katılımı artırmak için de kullanıcı arayüzlerinin sezgisel ve maliyet açısından optimize edilmiş olması önemlidir. Özellikle gas verimliliği, oy kullanımı sırasında önemli bir bariyer olmaya devam etmektedir. Bu nedenle katman-2 çözümlerle entegrasyon, QV’nin zincir üzerinde uygulanabilirliğini artıran temel faktörlerden biridir.
Yönetişimde Gelecek Trendler: Hibrid Modeller ve Delegasyon + QV Kombinasyonları
Gelecekte, zincir üzeri yönetişim sistemlerinde hibrid modellerin yaygınlaşması beklenmektedir. Bunlar arasında delegasyon sisteminin Quadratic Voting ile birlikte kullanıldığı modeller öne çıkmaktadır. Kullanıcılar, oy haklarını güvendikleri temsilcilere devredebilir ve bu temsilciler QV kurallarına göre oy kullanabilir. Bu sistem, katılımı artırırken oylama dengesini de korumayı amaçlar.
Ayrıca, QV ile beraber çalışan reputation-based sistemler, topluluk içindeki etkileşimleri ve katkıları ödüllendiren puanlama mekanizmalarıyla entegre edilebilir. Böylece yalnızca token sahipliği değil, topluluk içi değer üretimi de yönetişim kararlarında belirleyici hale gelir. Bu tür çok katmanlı modeller, hem adil temsil hem de sürdürülebilir yönetişim için Web3 projelerinde yeni bir standart oluşturma potansiyeli taşımaktadır.