Dr. Eğilmez, yazısında senyoraj kavramını tarihsel bir bağlamda açıklayarak, devletlerin para basma yetkisiyle elde ettiği kazancın “senyoraj geliri” olarak adlandırıldığını belirtti.
Eğilmez, “Para basma yetkisine senyoraj denir. Paranın üzerindeki yazılı değerle üretim maliyeti arasındaki fark ise senyoraj gelirini oluşturur. Ancak kripto paralar, bu kazancı devletler yerine çıkaranlara bırakıyor” ifadelerini kullandı.
Trump Coin’in piyasaya sürülmesini bu perspektifle inceleyen Eğilmez, kripto paraların tam anlamıyla para sayılabilmesi için üç temel işlevi yerine getirmesi gerektiğini vurguladı:
- Alışverişlerde aracılık etmek,
- Değer ölçüsü işlevi görmek,
- Değer saklama işlevini yerine getirmek.
Kripto paraların yalnızca “değer saklama” işlevi gördüğünü söyleyen Eğilmez, bu nedenle tam anlamıyla para olarak kabul edilemeyeceğini ancak sağladığı kazancın senyoraj gelirine benzetilebileceğini ifade etti.
Trump ve Melania Trump’ın Kripto Hamlesi
Eğilmez, Donald Trump ve Melania Trump’ın kendi adlarına çıkardıkları kripto paraların kısa sürede milyarlarca dolarlık bir piyasa değerine ulaştığını belirterek, bu başarının büyük ölçüde Trump’ın ABD Başkanı unvanına bağlı olduğunu savundu. Eğilmez, şu soruyu gündeme taşıdı:
“Eğer Trump, ABD Başkanı seçilmeseydi, bu kripto paralardan aynı düzeyde bir kazanç sağlayabilir miydi?”
Başkanlık unvanı olmadan böyle bir başarıya ulaşmanın mümkün olmadığını düşünen Eğilmez, Trump’ın bu girişiminden elde ettiği kazancın etik ve yasal yönlerinin tartışılması gerektiğini vurguladı.
Etik ve Yasal Sorular
Trump Coin’in yasal bir zemine oturup oturmadığı konusunda çeşitli belirsizlikler olduğunu ifade eden Eğilmez, bu girişimin etik açıdan da sorgulanması gerektiğine dikkat çekti. Eğilmez, kamu görevlilerinin gelir yönetimine dair düzenlemelerin önemine işaret ederek, “Bulunduğu makamın sağladığı özel durumu kullanarak çıkar elde etmek, etik bir davranış olarak kabul edilmemeli” dedi.