Kashkari, işsizlik oranının %3,7 ila %3,8 aralığında sabit kalması durumunda, faiz indirimi tartışmasının gereksiz olacağını düşündüğünü, ancak işgücü piyasasında gözlemlenen bazı endişe verici işaretlerin bu durumu değiştirdiğini vurguladı. “Enflasyonda ilerleme kaydedilirken, işgücü piyasasının zayıfladığını görmek, faiz indirimi konusunu masaya getirdi” şeklinde konuştu.
Faiz İndiriminde Kademeli Yaklaşım
Kashkari, faiz oranlarını çeyrek puandan daha büyük bir adımla düşürmeyi gerektirecek bir durum olmadığını belirtti. İşten çıkarmaların düşük seviyelerde seyretmesi ve işsizlik yardımı taleplerinde ciddi bir artış görülmemesi, Fed’in daha ölçülü bir yaklaşım benimsemesine olanak tanıyor. Ancak, işgücü piyasasında hızlı bir bozulma yaşanması durumunda, daha agresif bir faiz indirimi politikasının değerlendirilebileceğine işaret etti.
Konut Sektörü ve İşten Çıkarmalar Faiz Politikasını Etkiliyor
Kashkari, Fed’in mevcut faiz oranlarının ekonomiyi ne kadar kısıtladığı konusunda kesin bir sonuca varmanın zor olduğunu dile getirdi. Düşük işten çıkarma seviyeleri ve dirençli bir konut sektörü, Fed’in faiz politikası üzerindeki etkilerini değerlendirirken göz önünde bulundurulan faktörler arasında yer alıyor.
Eylül Ayı Toplantısı Kritik Öneme Sahip
Kashkari’nin açıklamaları, Eylül ayındaki Fed toplantısının önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. İşgücü piyasasındaki gelişmelerin, Fed’in faiz kararlarında belirleyici bir rol oynayacağı belirtilirken, özellikle işgücü piyasasında olası bir zayıflama, Fed’in faiz oranlarında indirime gitmesini sağlayabilir. Kashkari, “Politikanın ne kadar sıkı olduğu konusunda hala net değilim, ancak işgücü piyasasına yönelik riskler arttı ve enflasyona odaklanan ikili görevimizde denge değişti” dedi.