1 Ekim’de bakanlık bütçeleri Kongre’den geçemediği için ABD hükümeti altı yıl aradan sonra ilk kez resmen kapanmış, birçok federal kurum ise faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmıştı. En çok etkilenen kurumlardan biri olan BLS (Çalışma İstatistikleri Bürosu) makro veri akışını askıya alırken; istihdamdan enflasyona, üretimden güven endekslerine kadar uzanan geniş bir alanda belirsizlik arttı.
Ancak, Fed’in 28–29 Ekim’de gerçekleştireceği FOMC toplantısı yaklaştıkça bu veri boşluğu para politikası açısından ciddi bir sorun haline gelmeye başladı. BLS ise kısıtlı kadroyla “kritik” kabul edilen raporları yayımlamak için çalışmalarını sürdürdüğünü açıkladı. Bu kapsamda, Ekim ayının en önemli verilerinden Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) raporu, bakanlığın bazı çalışanlarını geçici olarak geri çağırması ile 24 Ekim’de; yani faiz kararı öncesinde yayımlanacak. Yine de birçok önemli gösterge hala belirsizliğini koruyor.

Peki, istihdam, büyüme ve harcama verilerinin eksik olduğu bu dönemde faiz kararı hangi göstergelere bakarak verilecek?
BLS, kapanmaya rağmen Eylül TÜFE’yi gecikmeli olarak 24 Ekim’de yayımlayacak. Bu, 28–29 Ekim FOMC öncesine yetişecek ve en ağır basan veri olacak.
FOMC üyelerinin faiz kararı öncesi konuşmaları ve toplantı öncesi yönlendirmeleri de veri boşluğunu kısmen telafi edecek gelişmelerden. Örneğin Powell, bu hafta Salı günü saat 19:20‘de ekonomik görünüme ilişkin konuşma yapacak, piyasaların gözü kulağı burada olacak.
Fed’in sekiz kez yayımlanan anekdot raporu (Beige Book) da bu hafta geliyor; bölgesel bankaların şirketlerle görüşmelerinden derlenen güncel durum özetleri karar metnine girecek. Beige Book, 15 Ekim Çarşamba 21:00‘da açıklanacak.
Özel raporlar kritik önem taşıyor
Özel sektör ve yüksek frekanslı göstergeler de Fed’in göz önünde tutacağı veriler olarak öne çıkıyor. Resmi veri yokken, ADP bordro verisi, kart harcaması panelleri, çevrim-içi ilan/çalışma saati verileri, PMI/ISM gibi özel raporlar ve finansal koşul endeksleri daha çok ağırlık kazanıyor.
Bu sebeple Tarım Dışı İstihdam verisi açıklanmaz ise (her ayın ilk Cuma günü açıklanırdı) Fed, ADP gibi bordro sağlayıcılarının tahminlerini, Indeed/LinkUp benzeri ilan verilerini ve işten ayrılma/ücret ilanları gibi metrikleri izleyecek. İlan sayılarında ve ücret tekliflerinde geniş tabanlı geri çekilme, “ücret-fiyat sarmalı” riskinin azalmasına işarettir. Buna karşılık, ilanların hızlı toparlanması ve ücret ilanlarında yukarı sapma, çekirdek enflasyonun yapışkan kalabileceğini düşündürür.
Bu ay açıklanan ADP ile özel sektörde -32 bin istihdam görüldü, piyasanın beklentisi 50 bin kişi artışı yönündeydi. Üstelik Ağustos ayı verisi de önceki +54 binlik rakamdan -3 bin seviyesine revize edildi.
- ADP’deki beklenti tersi -32 bin istihdamı ve revizyon, işgücü piyasasında momentumun zayıfladığına dair güçlü bir işaret.
- Resmi tarım dışı istihdam (NFP) verisi ne zaman gelirse gelsin, ADP’nin sürpriz olumsuzluğu nedeniyle NFP’nin de beklentilerin altında gelme ihtimali artmış durumda. Bu gelişmeler bir sonraki faiz indirimine dair zemin hazırlayabilir.
Tahvil getirileri ekonominin nabzını tutuyor
Resmi veriler aksadığında, piyasanın ekonomiye dair beklentilerini en iyi ABD hazine tahvilleri yansıtır.
- 2 yıllık tahvil getirisi, Fed’in faiz politikasına dair kısa vadeli beklentileri gösterir.
- 10 yıllık getiri ise ekonominin genel sağlığına, yani büyüme ve enflasyon dengesine işaret eder.
İki getiri arasındaki fark (2y–10y eğrisi) daralıyor ya da negatife dönüyorsa, piyasalar “büyüme yavaşlıyor” mesajı veriyor demektir.
Benzer şekilde, 5y5y forward adı verilen gösterge, piyasaların gelecek yıllardaki enflasyon beklentisini özetler. Bu beklenti %2 civarında kalırsa, Fed genellikle acele etmeden “bekle-gör” politikasını sürdürebilir.