Geçtiğimiz yıl Federal Rezerv’de faiz politikası konusunda açık biçimde zıtlaşan görüşler, merkez bankası içinde uzun süredir görülmeyen ölçüde bir bölünmeye işaret etti.
Enflasyon hala hedefin üzerinde seyrederken iş gücü piyasasında belirgin bir soğuma başladı, bu noktada ise Fed içinde belirgin görüş ayrılıkları yaşandı. Aralık toplantısı da bu görüntüyü destekliyordu. Fed, 10 Aralık 2025’te politika faizini 25 baz puan indirerek %3,50–%3,75 aralığına çekti. Ancak aynı kararda üç farklı yönde karşı oy çıktı… Stephen Miran daha güçlü bir adım atılarak 50 baz puanlık indirim yapılmasını savunurken, Chicago Fed Başkanı Austan Goolsbee ve Kansas City Fed Başkanı Jeff Schmid enflasyon risklerini gerekçe göstererek faizlerin sabit tutulmasını tercih etti.
Asıl kritik nokta ise bu ayrışmanın geçici olmaktan çıkıp 2026’ya taşınması, hatta kurumsal ve siyasi gelişmelerle daha da derinleşmesi artık piyasa için “baz senaryo” hâline gelmiş durumda.
Aynı anda hem enflasyon hem istihdam riski
2025 boyunca Fed içindeki tartışmalara bakıldığında, enflasyon geçici bir sapma mıydı, yoksa daha kalıcı bir zemine mi oturuyordu? sorusu öne çıkıyor. İş gücü piyasasındaki yavaşlama kontrollü bir soğuma mıydı, yoksa daha sert bir kırılmanın ilk işaretleri mi?
Bu sorulara net yanıtlar verilmesini zorlaştıran bir başka gelişme ise veri kalitesindeki bozulma oldu. Federal hükümetin 43 gün süren kapanması, ekonomik veri akışında boşluklara ve ölçüm sorunlarına yol açtı. Fed üyelerinden gelen açıklamalar da bu yöndeydi; Powell, Williams ve Miran gibi isimler tüfe verilerinde çarpıklık olduğunu ifade etti.
Aralık toplantısında “İndirdik ama duraklayabiliriz” mesajı
Fed’in Aralık kararı yalnızca bir faiz indirimi olarak okunmamalı. Karar metnindeki dil, Fed’in kısa vadede bir bekle-gör dönemine girmeye hazırlandığını ima ediyor.
Nitekim yayımlanan projeksiyonlar da bunu teyit ediyor. 2026 için medyan faiz patikası yalnızca bir indirim daha ihtimaline işaret ediyor. Buna karşın nokta grafiğindeki dağılım oldukça geniş. Kayda değer bir grup üye faiz indirimi istemezken, az sayıda üyenin artış olasılığını dahi masada tuttuğu görülüyor.
Trump’ın artan etkisi Fed’in bağımsızlığını sorgulattı
2026’ya yaklaşırken Fed üzerindeki siyasi baskı da belirgin biçimde arttı. Trump, Fed’i faiz indirimlerine zorlayan açıklamalar yaparken, Jerome Powell’ı görevden alma olasılığını da zaman zaman gündeme taşıdı.
Powell görevden alınmadı ancak tartışmalar hala sürüyor. Fed Yönetim Kurulu üyesi Lisa Cook hakkında açılan ve halen yargı sürecinde olan dava, dosyanın Yüksek Mahkeme’ye taşınmasıyla birlikte Fed’in kurumsal bağımsızlığına ilişkin yeni bir sorguya yol açtı. Aynı dönemde Fed yöneticisi Adriana Kugler ise görevinden ayrıldı, Stephen Miran böylelikle geçici olarak kurula atandı.
Tüm bu gelişmeler, Fed’in 2026’yı yalnızca ekonomik değil aynı zamanda siyasi açıdan da çalkantılı geçirebileceğini gösteriyor.
2026 FOMC rotasyonu neden önemli?
Fed’in yönünü 2026’da yalnızca yeni başkan belirlemeyecek. FOMC’de oy kullanan bölgesel başkanlar her yıl rotasyonla değişiyor ve bu teknik detay, çoğu zaman politika sonuçları üzerinde belirleyici olabiliyor.
Resmi takvime göre 2026’da oy hakkı alacak bölgesel başkanlar Cleveland (Beth Hammack), Philadelphia (Anna Paulson), Dallas (Lorie Logan) ve Minneapolis (Neel Kashkari) olacak. New York Fed Başkanı John Williams ise her yıl olduğu gibi sabit oy hakkına sahip.
Bu rotasyon neden kritik?
Çünkü 2025’te faiz indirimlerine mesafeli duran bölgesel başkanların ağırlığı dönem dönem artmıştı. Reuters’in de dikkat çektiği üzere, 2026’da oy hakkı alacak bazı isimler şimdiden daha şahin argümanlar dile getiriyor, yani Fed içinde uzlaşma daha da zorlaşabilir.
Üstelik Trump’ın “Benimle aynı fikirde olmayan hiç kimse Fed başkanı olamaz.” yönündeki son açıklaması da oldukça siyasiydi.
2026 patikası: Bir indirim mi, daha uzun bir bekleyiş mi?
Piyasanın bir bölümü 2026’da iki faiz indirimi beklentisini canlı tutsa da Fed’in kendi projeksiyonları daha sınırlı bir gev görülme ihtimaline işaret ediyor. Kesin indirimden uzaklaşılırken, Fed indirimlere devam edebilir mi, yoksa daha uzun bir süre beklemeyi mi tercih eder?
Daha uç senaryoda ise farklı bir ihtimal de masada. Enflasyonun kalıcılaşması, büyümenin hızlanması ve işsizliğin düşük kalması hâlinde, faiz artışı fikri tamamen kapanmış sayılmaz. Nokta grafiği, bu riskin Fed içinde en azından teorik olarak hâlâ konuşulduğunu gösteriyor.
2026’da izlenecek somut başlıklar
Ocak ayının erken döneminde, ABD Başkanı Trump’ın yeni Fed başkan adayını açıklaması bekleniyor.
ABD Yüksek Mahkemesi, Trump’ın Fed Başkanı Lisa Cook’u görevden alma talebini 21 Ocak’ta görüşecek. Bu hukuki mücadele, Fed’in uzun süredir devam eden bağımsızlığını test ediyor.
Yine erken dönemde Fed üyeleri Hammack, Logan, Paulson ve Kashkari’nin oy hakkına geçmesiyle komite dinamiği değişecek.
