Çin Gümrük İdaresi tarafından yayımlanan verilere göre, özellikle sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithalatında dramatik bir değişim yaşandı. Çin’in LNG ithalatında ABD’nin payı sıfıra indi. Oysa bu kalemde ABD, geçtiğimiz dönemde Çin’in toplam LNG ithalatının yaklaşık %5’ini oluşturuyordu.
ABD’den sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) ithalatı da %36 düşüşle 2,02 milyon tona gerilerken, kömür ithalatı %62 azalarak yalnızca 208 bin ton seviyesine indi. Buna karşın, Çin’in ABD’den yaptığı ham petrol ithalatı dikkat çekici bir şekilde %25 artarak 542 bin tona çıktı. Bakır ithalatı ise %50’nin üzerinde gerileyerek 19 bin ton civarında kaldı.
Tarım Ürünleri de Sert Darbe Aldı
Ticaret savaşının etkisi yalnızca enerji ürünleriyle sınırlı kalmadı; tarım ürünleri tarafında da büyük değişimler görüldü. Çin’in buğday ithalatı sıfıra indi. Bu durum özellikle dikkat çekici çünkü Çin, toplam buğday ithalatının %17’sini ABD’den sağlıyordu. Benzer şekilde pamuk ithalatı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre %90 azalarak sadece 14 bin ton oldu. Mısır ithalatı ise 2020’den bu yana ilk kez 800 tonun altına düştü.
Ancak bu genel düşüş eğiliminin dışında kalan istisnai bir ürün oldu: soya fasulyesi. Çin’in ABD’den yaptığı soya fasulyesi ithalatı Mart ayında %12 artarak 2,44 milyon tona yükseldi. Bu artış, hayvan yemi ve yağ üretiminde kritik rol oynayan soya fasulyesinin stratejik önemini koruduğunu ortaya koydu.
Ayrışma Derinleşiyor
Çin’in ABD emtialarına yönelik ithalatını keskin şekilde azaltması, sadece ticari değil aynı zamanda jeopolitik bir duruş olarak da değerlendiriliyor. Uzmanlara göre Pekin, ithalat kaynaklarını çeşitlendirerek ABD’ye olan bağımlılığını azaltmak istiyor. Bu eğilim, küresel tedarik zincirlerinde kalıcı değişimlerin habercisi olabilir.