Son yıllarda ABD’nin toplam borcuna her 1 trilyon dolarlık artışın eklenme süresi önemli ölçüde hızlandı:
- 35 trilyon dolardan 36 trilyona çıkış: Yaklaşık 4 ay (Temmuz-Kasım 2024)
- 34 trilyondan 35 trilyona çıkış: Yaklaşık 6,5 ay (Ocak-Temmuz 2024)
- 33 trilyondan 34 trilyona çıkış: Yaklaşık 3,5 ay (Eylül 2023-Ocak 2024)
Geçmişte trilyon dolarlık artışlar yıllar alırken, son dönemde bu süre aylara indi. Ekonomistler bu hızlanmanın ardında, artan harcamalar, pandemi sonrası ekonomik teşvikler ve yükselen faiz oranlarının etkili olduğunu belirtiyor.
ABD Borcunun Büyük Bölümü Yabancı Yatırımcıların Elinde
ABD’nin toplam borcunun yaklaşık %80’i, dünya genelindeki yatırımcıların elinde bulunan Hazine tahvillerinden oluşuyor. Geri kalan kısım ise hükümetin kendi içinde, örneğin Sosyal Güvenlik gibi programlara olan borçlardan kaynaklanıyor.
Geçtiğimiz günlerde de kanada 6.8 milyar dolarlık ABD Hazine Tahvili satın aldığını duyurmuştu.
ABD Hazine Bakanlığı, bu borçları haftalık tahvil ihaleleri yoluyla sürdürüyor. Bu sistem, hükümetin ödeme gücünü ayakta tutarken, aynı zamanda piyasalarla doğrudan bağlantısını da koruyor.
Faiz Ödemeleri Bütçeye Ağırlık Koyuyor
ABD federal bütçesi içinde sadece borç faiz ödemeleri, tüm harcamaların %16’sını oluşturuyor. Uzmanlar, faiz giderlerinin 2025 yılı sona ermeden 1 trilyon doları aşabileceği uyarısında bulunuyor.
Bu durum, savunma, sağlık, eğitim gibi diğer önemli bütçe kalemlerinin kaynaklardan daha az pay almasına yol açabilir. Ayrıca, uzun vadede bütçe açığını artırarak borcun daha da hızla büyümesine zemin hazırlıyor.
Ekonomik Riskler Gündemde: Siyasi Kararlar ve Jeopolitik Belirsizlikler Etkili
Borç yükündeki bu hızlı artışın devam etmesi halinde, hem iç piyasada hem de küresel çapta güven sorunları, kredi notu tartışmaları ve finansal oynaklıklar gündeme gelebilir. Özellikle artan jeopolitik riskler, petrol fiyatlarındaki olası sıçramalar ve politik belirsizlikler, ABD ekonomisinin borç dinamiğini daha da karmaşık hale getiriyor.
